Yaklaşık altı haftadır, normal yaşantımızın dışında bir yaşantı sürdürüyoruz. Sosyologlara göre; 2. Dünya Savaşı’nda bugünkünden daha fazla insan yaşamını yitirmesine rağmen, bu kadar etkilenme olmamıştı. Neden mi?Savaşlar hep belli bölgelerde..
Yaklaşık altı haftadır, normal yaşantımızın dışında bir yaşantı sürdürüyoruz. Sosyologlara göre; 2. Dünya Savaşı’nda bugünkünden daha fazla insan yaşamını yitirmesine rağmen, bu kadar etkilenme olmamıştı. Neden mi?
Savaşlar hep belli bölgelerde etkisini gösteriyor. Örneğin 2. Dünya Savaşı, Almanya merkeziyle başladı, halka halka Avrupa’yı sarmasına rağmen Filipinler’de, Latin Amerika ülkelerinde yaşayan insanları birinci dereceden ilgilendirmedi. Çocuklar bu savaş hakkında sadece okullarda okudukları tarih kitaplarından bilgiler edindiler.
Günümüzde salgın olan korona hastalığı öyle değil, dünya genelinde insan yaşamını tehdit ediyor.
Himalaya Dağları’ndaki insanlardan tutun, Güney Afirika, Latin Amerika kısacası küremizin hemen her tarafını sardı. Görülen o ki, bu hastalık öyle sanıldığı gibi kolay kolay dünyamızı terk etmeyecek. Ne mi yapmalıyız? Öyleyse korona ile yaşamayı öğrenmeliyiz.
Dün bir arkadaşımla yazışıyoruz, kendisine bu kriz dönemlerini nasıl geçirdiğini sordum ve aramızda şu diyalog geçti:
Evet, sorun da burada, kendimiz için ne kadar zaman ayırıyoruz? Kendisi mutlu olmayan, başkasına mutluluk verebilir mi? Kendisi ile sorun yaşayan birisi başkalarına örnek olabilir mi? Öyleyse, kriz döneminde ufak adımlar atarak, kendi içimizdeki yeteneklerimizi keşfedelim. Başkası bunu, şunu yaptı, ben de yapayım değil! Eğer güzel bir sesimiz yoksa iyi şarkı söyleyen birisiyle yarış yapmak bizde yılgınlık, yenilgi, kompleksler yaratır. Ayağımızı yorganımıza göre uzatalım.
Evimizde dikiş makinası varsa, onunla ufak tefek şeyler dikmeyi deneyelim. Örneğin yüz maskesi.
Öğrencilik yıllarınızda, şiirler, öyküler yazdıysanız, günlükler tuttuysanız, demek ki sizde yazma yeteneği var. Yeniden yazmaya başlayın. Küçük anılar olabilir. Kendinize güveniniz yoksa şöyle bir yol izleyin: Başınızdan geçen bir olayı, bir arkadaşınıza anlatıyorsunuz, o da merakla dinliyorsa, anlatımınız güzel demektir. İşte bu anlatımınızı yazıya dökün. Yazdığınız hiç bir şeyi yırtıp atmayın. Bir kenara bırakın, günün birinde o beğenmediğiniz yazıdan yeni şeyler keşfedersiniz.
Küçük bir bahçeniz varsa, oraya biraz bakın. Daha önce dikmediğiniz sebzeleri dikin. Onlara zaman ayırın. Bahçeniz yok mu, balkonunuz mutlaka vardır. Orada birkaç kök de olsa, domates, salatalık, biber yetiştirin. Onlara bakın, sulayın, sevgi verin ki, onlar da size sevgi versinler. Evinizde değişik çiçek köşeleri yapın. Uzun ömürlü, kokulu çiçekler dikin.
Kendi gömleğinizi, elbisenizi kendiniz ütülemeyi deneyin. Elbise dolabındaki giysilerinizi yeniden gözden geçirin.
Yeni yemekler, salatalar, tatlılar yapmayı deneyin. Geleneksel olarak hazırladığınız menülerin dışına çıkın. İnternet ortamında artık dünyanın her tarafının mutfak kültürünü öğrenebiliyoruz. Örneğin, İtalyan, Fransız, İspanyol mutfaklarını deneyin.
Kendinize bakımınızı ihmal etmeyin. Her gün işinize, arkadaşınıza eğlenceye gidecekmiş gibi seçici, bakımlı olun.
Aile içinde konuşmaya, iletişime zaman ayırın. Önce sevgi verin ki, aynı sevgi siz dönsün.
Ama her şeyden önemlisi sağlık, sağlığınıza dikkat edin.
Sağlıcakla kalın.
Sevgi ve selamlarımla
Celal Aydemir
Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)